Mesafe
8 Eylül 2008, 22:06
Bir sigara içimi mesafedeydin
Sigarayı bıraktım
Bir telefon edimi mesafedeydin
Telefonu kırdım
Bir mektup yazımı mesafedeydin
Kalemimi tükettim
Hep hep mesafe
Sen hiç "bir" olmadın ki benle...
Bilge Kağan Şakacı
Cinayet
12 Ekim 2008, 03:06
Seninle ilişkimiz maktül katil ilişkisi gibi
Sen beni öldüren
Bense sırtından bıçaklandığı için
Seni göremeyen
Sen beni öldüren
Bense sırtından bıçaklandığı için
Seni göremeyen
Sohbet
25 Kasım 2008, 03:02
Yapraklar yine sarardı, yine nazlı nazlı düştü kaldırımlara…Nedir farklı
yapan bu sonbaharı, Ankara aynı Ankara, ben aynı ben değilim…
Çay sohbete meze olmuş, bardakların küçüklüğünden muzdarip. Dem desen dem, koku desen koku, tat desen tat yine de utanıyor bu sohbette acizliğinden. Keşke diyor ah keşke semaverde demlenseydim ve bir katkıda ben yapabilseydim. Şekerler yan yana dizilmiş, çaya eşlik etmiyor. Ne gerek var karıştırmaya. Sigaralar yakılıyor birer birer ve dumanı sarıyor etrafı, sanki yüce dağların çevresindeki bulutlar gibi…Sadece biri içmiyor sigara. Sohbet erbapları gönülden gönüle hitap ediyor. Bazen bir bakış yetiyor anlatmaya meramı. Bir sigara içimi mesafede olan kırık dökük hatıralar artık çok geride. Çekememezlik, kin, nefret gibi hasletler uğramaz, uğrayamaz bu sohbete. Yanıp kül olan sigara yanan gönüller karşısında aciz ve bitap…
Mevsim sonbahar, gri Ankara’da bir ikindi, hastane önünde incir ağacına inat dört çınar müjdeliyor baharı…
B.K.Ş
Çay sohbete meze olmuş, bardakların küçüklüğünden muzdarip. Dem desen dem, koku desen koku, tat desen tat yine de utanıyor bu sohbette acizliğinden. Keşke diyor ah keşke semaverde demlenseydim ve bir katkıda ben yapabilseydim. Şekerler yan yana dizilmiş, çaya eşlik etmiyor. Ne gerek var karıştırmaya. Sigaralar yakılıyor birer birer ve dumanı sarıyor etrafı, sanki yüce dağların çevresindeki bulutlar gibi…Sadece biri içmiyor sigara. Sohbet erbapları gönülden gönüle hitap ediyor. Bazen bir bakış yetiyor anlatmaya meramı. Bir sigara içimi mesafede olan kırık dökük hatıralar artık çok geride. Çekememezlik, kin, nefret gibi hasletler uğramaz, uğrayamaz bu sohbete. Yanıp kül olan sigara yanan gönüller karşısında aciz ve bitap…
Mevsim sonbahar, gri Ankara’da bir ikindi, hastane önünde incir ağacına inat dört çınar müjdeliyor baharı…
B.K.Ş
Sen hayatımda bir noktalama işaretiydin
28 Ocak 2009, 23:07
Sen hayatımda bir noktalama işaretiydin ama hangisi olduğunu unuttum. Sen
virgüldün hep ardarda gelirdi gülüşlerin. Sen noktaydın, umutsuzluklara,
hayalkırıklıklarına ve dahi karamsarlıklara sondun. Sen ünlemdin, her daim
hayretimi çekerdin, beni benden alıp başka diyarlara götürürdün. Sen üç
noktaydın, hiç bitmeyen ve bitmeyecek bir sevdanın mimarıydın. Sen hayatımda
her andın...
Hayata Dair-1
19 Şubat 2009, 01:21
Farkında mısınız, bazı eşyalarla aramızda tasviri zor bir ilişki var. Bu
zorluğu aşmaya beraberce çalışalım. Örneğin kalorifer, havası fazlalaşan
kalorifer çevresine az sıcaklık vermeye başlar. Tıpkı insanlar gibi, havaya
girenler, kendilerini çok önemli hissedenler...Çare mi kaloriferin havasını
almak, insanların da aynısı...
Hayata Dair - 2
9 Mart 2009, 03:50
İnsanlarla eşyalar arasındaki benzerliklerden biri de kanımca
"bumerang" la olanıdır. Gördüklerimden yola çıkarak tasvir etmeye
çalışırsam eğer bazı erkekler, kadınları belirli dönemlerde önemsemez,
aşağılar, fırlatıp atar. Bilir ki o kendine geri dönecektir. Tabii ki suçlu
erkek ama bumerangın hiç mi suçu yok?! Kıvrık olmayıp düz dursa bu kadar
aşağılanmaz. Daha da kötüsü var o da ne mi? Bumerangın bu olaydan hoşnut olması
ve dahi onu atana sevgisinin artması...Saplantılı ruh hali vesselam...
Sen varsan her şey güzel, sen var
olacaksan her şey güzel…Karalamalar
20 Ocak 2010, 02:39
Türk Enstrümanlarıyla Terapi müziklerinden kemence ile icra edilen “suyun
dinginliği”ni dinliyorum şu anda. Kemence sesi, dalga seslerine karışıyor, kuş
cıvıltıları kucağımda uyumak da olan “Puzzle” ın da dikkati çekiyor…Kaç gündür
üzerinde düşünmekte olduğum metaforu aklıma getiriyor…Bir denizdeyim her yer
uçsuz bucaksız su, arasıra yüzüme çarpıyor dalgalar, yüzmeye çalışıyorum.
Çalışıyorum çünkü ilerde hiçbir kara parçası görülmüyor, ümitvar olmamı
sağlayacak bir umut ışığı, bir deniz feneri yok. Varamayacaksın boğulacaksın
diyor bir ses, sen denizde çabalamaya mahkumsun...Olsun diyorum yüzmek de
güzel, bu yolda boğulmak da, çabalamaya mahkum olmak da güzel…Kulacı kulaca
katıp kendi dalgalarımı yapıyorum, yüzüyorum, yüzüyorum…
Karalamalar- Karakedi- 20 Ocak 2010 02:30
Karalamalar- Karakedi- 20 Ocak 2010 02:30
Doğrulara ve Yanlışlara Dair
16 Nisan 2010, 03:10
(İlk seninle paylaşmak istedim)
Oysa o kadar acemiyizdir ki, hatırlar mısın ilkokulda testler yapardık ve bir cevap anahtarı olurdu üzeri delikli. Cevaplarımızın üzerine konulunca anlaşılırdı kaç doğru yaptığımız ve tabii ki yanlışlarımız. Aslında doğru sandıklarımızın yanlışlığı o anda bir tokat misali çarpardı yüreciğimize.
Hayatta da durum böyle değil mi, bir çok şeyi iş işten geçtikten sonra öğreniyoruz. Sonuçta görüyoruz doğruyu yanlışı...O zaman gözümüzün önünden geçmiyor mu her an...Demek ki diye cümleler kurmuyor muyuz? Demek ki bu beni kullanıyormuş, demek ki dost dediğin böyle olur...
Katılmak istemiyorum bunlara hayatta ki doğrularımız deliğin içinden görülebilecek bir karalama değil, güvenmek istiyorum insanlara sonucu dersten çakmak olsa da...O testlerde bir de şu öğretildi bize 3 yanlış 1 doğruyu götürür, yalan külliyen yalan bazen tek yanlış bütün doğruları götürür. Kimi zamanda bir doğru her şeyi düzeltir. Tek doğru mu ne, sence?
Bilge Kağan ŞAKACI
26 Şubat 2010
Oysa o kadar acemiyizdir ki, hatırlar mısın ilkokulda testler yapardık ve bir cevap anahtarı olurdu üzeri delikli. Cevaplarımızın üzerine konulunca anlaşılırdı kaç doğru yaptığımız ve tabii ki yanlışlarımız. Aslında doğru sandıklarımızın yanlışlığı o anda bir tokat misali çarpardı yüreciğimize.
Hayatta da durum böyle değil mi, bir çok şeyi iş işten geçtikten sonra öğreniyoruz. Sonuçta görüyoruz doğruyu yanlışı...O zaman gözümüzün önünden geçmiyor mu her an...Demek ki diye cümleler kurmuyor muyuz? Demek ki bu beni kullanıyormuş, demek ki dost dediğin böyle olur...
Katılmak istemiyorum bunlara hayatta ki doğrularımız deliğin içinden görülebilecek bir karalama değil, güvenmek istiyorum insanlara sonucu dersten çakmak olsa da...O testlerde bir de şu öğretildi bize 3 yanlış 1 doğruyu götürür, yalan külliyen yalan bazen tek yanlış bütün doğruları götürür. Kimi zamanda bir doğru her şeyi düzeltir. Tek doğru mu ne, sence?
Bilge Kağan ŞAKACI
26 Şubat 2010
Tahteravalli
8 Şubat 2011, 00:09
Gün geliyor her şey iyi
Gün geliyor her şey kötü
Yok bir ortası
Tahteravallide gibiyim.
Bir uzansam elim gökyüzünde
Bir uzansam toprakta.
İkisi de ben değil miyim aslında?
B. Kağan
Eski Kapı
3 Temmuz 2011, 03:19
"Bugün gözetmenlik yaptığım sınıf çok güzeldi. Sırasından, ses
sistemine kadar...Bir tek kapısı eski ve kötüydü. Sınıfın içini
ise dışardan görmeniz mümkün değil. Ancak o kapıyı açmanız gerekmekte.
Kimi insanlar da böyle değil mi? Belki bilerek ve isteyerek belki de elinde
olmadan dışarıyla bağlantısı kötü. Oysa ne kadar da güzel içi...Tabii bu her
kapısı kötü olanın içi güzeldir anlamına da gelmemeli...Orada maarifet bize
düşüyor. Eğer içinin iyi olduğunu düşünüyorsak, çalmakta gecikmemek lazım
kapıyı. Durun bir ses duydum sanki...Biri mi var dışarda..."
B.K.Ş ' 11
Oniki Bir
2 Eylül 2011, 00:05
Biz o gece on iki kişiydik,
Sevdalar saldık göğe
Sevdalar ki sığmaz avuca ele
O gece dertleri ortak edindik
Biz o gece on iki kişiydik
Kimimizin başında kavak yelleri
Kimimizde sınav stresi
O gece hasretleri erteledik
Biz o gece on iki kişiydik
Dündük, şimdiydik, gelecektik
Mutluluk ekip dostluk biçtik
O gece sırrı dünyaya erdik
Biz o gece on iki kişiydik
Samsunduk, Kırşehirdik, Çanakkaleydik
Uşaktan Salihliye geçtik
O gece aşılmaz dağları devirdik
Biz o gece on iki kişiydik
Sohbetin tadı şeker oldu kahveye
Çaysız olmazdı zaten o neşe
O gece vuslatı yakın ettik
Biz o gece on iki kişiydik
Hepimizin göğsünde ülkü eri
Ayıramazdı hiç kimse bizi
O gece on ikiyi bir eyledik
Dedim ya biz o gece bir kişiydik…
Bilge Kağan ŞAKACI
12 Ağustos 2011
GÖRÜŞÜRÜZ- Bilge Kağan ŞAKACI
26 Mayıs 2012, 00:48
Kimi zaman İzmir oluyorsun, Kordon'da buluyorum seni.
Ne iştir ki Bornova'da kayboluyorsun...
Bazen İstanbul boğazında rastlıyorum sana.
Martılara simit atıyorsun, tanımıyorsun beni,
Bir şarkı olup dilime dolanıyorsun.
O anda Ankara oluyorsun, hüzne boğuluyorsun...
Bir gün yürürken sebepsiz Aksaray'da karşımdasın
Bir bakıyorum sınıfımdasın...
Kimi zaman bir çığlık oluyorsun, yankılanıyorsun.
Otobüs mola veriyor, sen elinde çay karşımdasın
Tuz Gölünü seyre dalıyorsun...
Selam vermeye korkuyorum, içim ürperiyor yanımdasın.
Ordu’ya gidiyorum sebepsiz,
Kimse tanımıyor beni, ben de kimseyi
Tanımadığım bir şehirde tanımadığım insanlara selam veriyorum
Selamımı alan sen alıyorsun...
Sen oluyorsun garson kız, siparişi soruyorsun
Dilim lal oluyor, donuyorum…
Cebeci’de buluyorum kendimi
Kapı açılıyor sen giriyorsun içeri
Merhaba diyorsun…
Zamanı alıp avuçlarında eritiyorsun.
Gitme artık gücüm kalmadı diyorum…
Görüşürüz diyorsun, görüşürüz diyorsun…
Bilge Kağan ŞAKACI
19 Mayıs 2012 Ankara
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder