***"Sözcükler
olmadan ruha dokunan şarkılar varsa, konuşmadan anlayan insanlar da
olmalı."( Merve Yıldız )...Kesinlikle Merve'nin sözüne
katılıyorum...Ve yine O'nun gittiği yoldan giderek "Can Dostum"
filminin müziğini paylaşıyorum...Ek olarak sizden ricam 6.41 saniye kapatın gözlerinizi... Sizi en
iyi anlayanla yani kendinizle başbaşa kalın...Ve kendi ülkenizin sır dolu
odalarını günışığına boğun...Sevgilerimle...Kağan
***"Göz
görmeyince gönül katlanır" demişler...Neden gönül gözünü hesaba
katmamışlar..
***Senden "iyi
olduğun haberi gelmeyince" bana ne oluyor bilmek ister misin?
Önce yavaş yavaş moralim bozuluyor, sonra üşümeye başlıyorum…Her şey sıkıcı gelmeye başlıyor, nefes alamıyorum…Soğuk çok soğuk… Başım ağrıyor…Görüşüm kısalıyor…Peki senden "iyi olduğun haberi gelince" İşte o zaman salak salak sırıtyorum...Kendi halime kendim gülüyorum. Her şeye selam veriyorum. Önce odamdaki çiceğe sonra gökyüzüne bir selam çakıyorum...En son da sokağımdaki köpeğe... Sadri Alışık'ın sözü geliyor aklıma "Sokak Köpeklerine Selam Vermek Adam Olmaya Çeyrek Var Demektir"...BKŞ 01.10.2013
Önce yavaş yavaş moralim bozuluyor, sonra üşümeye başlıyorum…Her şey sıkıcı gelmeye başlıyor, nefes alamıyorum…Soğuk çok soğuk… Başım ağrıyor…Görüşüm kısalıyor…Peki senden "iyi olduğun haberi gelince" İşte o zaman salak salak sırıtyorum...Kendi halime kendim gülüyorum. Her şeye selam veriyorum. Önce odamdaki çiceğe sonra gökyüzüne bir selam çakıyorum...En son da sokağımdaki köpeğe... Sadri Alışık'ın sözü geliyor aklıma "Sokak Köpeklerine Selam Vermek Adam Olmaya Çeyrek Var Demektir"...BKŞ 01.10.2013
***"Zaman her şeyin
ilacıdır." dediler. "Zamanın ilacı nedir?" söylemediler. . .
***
Dostların yanındaysa,
Demli çayın da önünde…
Dalgalar amansız kıyıya vuruyorsa,
Hasret kaldığın sevgilinse yüreğine...
İşte o zaman anlarsın “Hayat güzel be”…
BKŞ
Demli çayın da önünde…
Dalgalar amansız kıyıya vuruyorsa,
Hasret kaldığın sevgilinse yüreğine...
İşte o zaman anlarsın “Hayat güzel be”…
BKŞ
***
3.45
Unutmadan şunu da yazayım bir kenara…Yaşlandık iyice not defterimiz olmasa yandık desene. Arkadaşlarımı özledim, sabahlara kadar sohbet etmeyi ve hayatın en önemli meselelerini çözmeyi. Şimdi ne önemli mesele kaldı, ne de sabaha kadarsüren sohbet. Tükettik mi? Aslında değiştik. Ben niye hala böyleyim. Onlar da özlüyor mu acaba o günleri? 3. 45 bak unutacağım hala yazamadım bir yere. Kalemlerim nerede? Ne çok severdim ince uçlu kalemle yazmayı, hatta tezimin ilk nüshalarını hep kağıda yazmıştım. Yazım güzel miydi? Bilmiyorum. Çirkin sayılmazdı ama kalemlerim vardı. Çayda soğumuş, kalkıp altını yakayım. Evde soğuk. Yoksa ben mi üşüyorum? Çayı demlemeyi öğrendiğim gün öğrendim yalnızlığı….3.45 İyi ki duvardaki saati gördüm, bak gördün mü unutuyordum? …Çayımız da hazır, kar mı yağıyor? Üst komşular yine sesi çok açtılar. Başım ağrıyor…Eğlensin ama gençler. Ben de gençken yüksek sesle dinlerdim müziği. Hah kesildi ses. Perdeyi açayım da karı rahat rahat seyredeyim. Ne güzel lapa lapa yağıyor… Şimdi nerededir acaba? Hatırlar mı elele kar altında Cebeci den Kızılay a yürüdüğümüzü. Torunlarını seviyordur herhalde. Bizim olamadı onun olsun bari. Aşka dair, sevdaya dair, arkadaşlığa dair işte bunları alt alta toplayınca hayat oluyor aslında. Ötesi boş laf…3.45 bak kağıt almayı unuttum yine, korkarım unutacağım not almayı…Ne diyordum en son ne zaman karnım ağrıyana kadar güldüm ya da en sen ne zaman hıçkıra hıçkıra ağladım, en son ne zaman gözüm kapanana kadar sohbet ettim onları anlatayım.
Bundan yirmi yıl önce toplanmıştık yine okulun mezunları. Sanki mezun olmamışız da hala öğrenciyiz. Kaldığı yerden devam eden sohbet. O gün gülmüştüm, karnım ağrıyana kadar. Sonra, sonrası mı? O gün orada olan en sevdiğim arkadaşlarımdan birinin ölüm haberi altı ay sonra geldi. Ben de öldüm sanki. Kolum kanadım kırıldı. Hayat bana yanlış yaptı.
3.45 hiç kalkacak halim yok, kafamda kodlasam bu saati. Off almıyor ki kafam. O kadar yıl sonra kafam almıyor, galiba bilgide nihayete erdik. Hala ısınamadım. Soğuk çok soğuk…Saat kaç oldu acaba? (Saat: 3.44) Ne oldu şimdi bana. 3.45’te nereden geldi aklıma şimdi. Siz siz evet tanıdım sizi…Hoş geldiniz…(Ölüm Saati Tahminen 3.00 – 4. 00 gibi …)
Yazan: Bilge Kağan ŞAKACI 18.01.2012
Unutmadan şunu da yazayım bir kenara…Yaşlandık iyice not defterimiz olmasa yandık desene. Arkadaşlarımı özledim, sabahlara kadar sohbet etmeyi ve hayatın en önemli meselelerini çözmeyi. Şimdi ne önemli mesele kaldı, ne de sabaha kadarsüren sohbet. Tükettik mi? Aslında değiştik. Ben niye hala böyleyim. Onlar da özlüyor mu acaba o günleri? 3. 45 bak unutacağım hala yazamadım bir yere. Kalemlerim nerede? Ne çok severdim ince uçlu kalemle yazmayı, hatta tezimin ilk nüshalarını hep kağıda yazmıştım. Yazım güzel miydi? Bilmiyorum. Çirkin sayılmazdı ama kalemlerim vardı. Çayda soğumuş, kalkıp altını yakayım. Evde soğuk. Yoksa ben mi üşüyorum? Çayı demlemeyi öğrendiğim gün öğrendim yalnızlığı….3.45 İyi ki duvardaki saati gördüm, bak gördün mü unutuyordum? …Çayımız da hazır, kar mı yağıyor? Üst komşular yine sesi çok açtılar. Başım ağrıyor…Eğlensin ama gençler. Ben de gençken yüksek sesle dinlerdim müziği. Hah kesildi ses. Perdeyi açayım da karı rahat rahat seyredeyim. Ne güzel lapa lapa yağıyor… Şimdi nerededir acaba? Hatırlar mı elele kar altında Cebeci den Kızılay a yürüdüğümüzü. Torunlarını seviyordur herhalde. Bizim olamadı onun olsun bari. Aşka dair, sevdaya dair, arkadaşlığa dair işte bunları alt alta toplayınca hayat oluyor aslında. Ötesi boş laf…3.45 bak kağıt almayı unuttum yine, korkarım unutacağım not almayı…Ne diyordum en son ne zaman karnım ağrıyana kadar güldüm ya da en sen ne zaman hıçkıra hıçkıra ağladım, en son ne zaman gözüm kapanana kadar sohbet ettim onları anlatayım.
Bundan yirmi yıl önce toplanmıştık yine okulun mezunları. Sanki mezun olmamışız da hala öğrenciyiz. Kaldığı yerden devam eden sohbet. O gün gülmüştüm, karnım ağrıyana kadar. Sonra, sonrası mı? O gün orada olan en sevdiğim arkadaşlarımdan birinin ölüm haberi altı ay sonra geldi. Ben de öldüm sanki. Kolum kanadım kırıldı. Hayat bana yanlış yaptı.
3.45 hiç kalkacak halim yok, kafamda kodlasam bu saati. Off almıyor ki kafam. O kadar yıl sonra kafam almıyor, galiba bilgide nihayete erdik. Hala ısınamadım. Soğuk çok soğuk…Saat kaç oldu acaba? (Saat: 3.44) Ne oldu şimdi bana. 3.45’te nereden geldi aklıma şimdi. Siz siz evet tanıdım sizi…Hoş geldiniz…(Ölüm Saati Tahminen 3.00 – 4. 00 gibi …)
Yazan: Bilge Kağan ŞAKACI 18.01.2012
